4 Haziran 2013 Salı

yeniden kürkçü dükkanı

kapıları gıcırdayan bir evden yazıyorum.
sigaramı yakıp, oturdum kelimelerin başına. bu ender yaşadığım bir lüks, ki bilirsin zaten.
içimden sürekli "kendine gel artık" deyip deyip duruyorum. uzun zaman oldu vesselâm. şimdiki zamana mahkum olmuş insanın "ben" olabileceğini kanıksamayı beceremiyorum. aslına bakarsan ben çoğu şeyi beceremiyorum.
yer yer kürkçü dükkanımdan bu 2+1 eve geçiyorum. anladım ki benim dört duvarım burası da değil. kendi dört duvarımı inşa için çabaladığımı, içimdeki kasvete yineleyip duruyorum. lâkin dar odamı genişletmeye o da yetmiyor.
bağırıp çağırmak istediğim insanlar var. ruhumu doyumsuzluğa ulaştıranlar onlar. şiirlerle şarkılarla, masumane şeyleri benim için zindana çevirenler de onlar. şimdi bi iki güzel söz duymadan yoluma devam edemiyorum.
bu bir sınav biliyorum, ama itiraf ediyorum. bana küfrettiğin şiirleri bile özledim. o yüzden hepsini üzerime alıyorum. gör bak, nasıl bitik bir haldeyim. seni affedebileceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. ruhumda açtığın yaralar derin.
şimdi sana 'istanbul'un olarak halet-i ruhhiyemi izah edeyim.

berbat bir haldeyim.
düşün ki boğazımın yerinde yeller esiyor.
ayrı düşmüşüm diğer yarımdan.
benden medet uman nicesi var,
ve ana avrat söven de.
zoruma gidiyor, her ikisi de.
kaybolsam, yok olsam diyorum,
silinsem tüm hafızalardan.
ara sokaklarım, çıkmazlarım,
varoşlarım,
Tanrıya inandıran güzelliklerim,
galatam, haliç'im, istiklalim,
el değmemiş, göz görmemiş olsa yeniden.
olamaz di mi? biliyorum.
ben aslında ne çok şey biliyorum.
bakma sen,
bilmemem gerekenleri bilmekten hep
bu sebeb-i eziyetim.
sanma ki sadece sana haz veriyor,
bana gözün kapalı sövüşlerin,
ben de sendenim.
fark etmediğin bir şey söyleyeyim sana
ama şaşırma,
çizgilere basa basa yürümeye çalışıyorum
kaldırımlarda.
haklısın;
iyi sükse yaptım bu orospuluğumla.