29 Aralık 2014 Pazartesi

Ofisten yazıyorum, sekiz dakika var paydosa. Ezan okunuyor. Sabahları da öyle; ben uyandıktan 10 dakika sonra ezan okunuyor. Aranızda çat diye uyandığım saati söyleyebilecek olan var mı? Ya esaslı bir mümin ya da; 'ya da'sı yok. Kimse o kadar yakınım değil.
Bizi bir bahçeye gömsünler.

11 Aralık 2014 Perşembe

Anlıyorum'la başlayan cümleleri kuran insanlar nadir olarak durumu gerçekten anlıyorlar aslında. Ama bu çocuk beni hep anlıyor.

'Anlıyorum.' 
Ahh! Keşke bildiğin gibi bir insan olsam. Eğer bende neyi sevdiğini bilseydim; o yanımı ölene kadar muhafaza ederdim. Senin tarafından sevilmek ne büyük onur! 

Bir an evvel bul beni. Seni çok özlüyorum. 

10 Aralık 2014 Çarşamba

Bilmiyorum bu güvensizlik nereden geliyor ama gözümü kapayıp güvenemiyorum sana. içgüdüsel bir şey olabilir mi? eğer öyleyse çok korkunç. yaptığın hatalar beni ürkütüyor. şüphesiz ki bu işin sonu yok. kendimi buna alıştırmalıyım, beni buna alıştırmalısın. çünkü denedim bıçakla keser gibi olmuyor.

30 Kasım 2014 Pazar





yağmur yağıyor, ofiste tek başınayım; siyah ve çirkin bir örümcekle beraber. arkamda bir yerlerde olması lazım hala. kendi kendime konuşuyorum burada. burada, orada, her yerde. hep kendi kendime konuşuyorum. sizden ne haber?

24 Kasım 2014 Pazartesi

Yattigim yataktan yaziyorum, turkce karakterlere yer yok o yuzden. Annem bisure kardesimin yataginda yatmaya karar verdi, uykularim bu aralar evin de huzurunu kaciriyor. Kardesimi cok ozledim.

Firat, lutfen bi yerden karsima cik. Seni yeniden okuyabileyim.
Zeynep! Sen canimin en icisin. Iyi ki dogmussun iyi ki.. Essizligin yer cekimi kadar aleni bilesin.
Ve sen! Sen neyin bedelisin bilmiyorum. Oyle ofkeliyim ki.. Icim sizliyor.

11 Kasım 2014 Salı

çok azar işitiyorum çünkü çok hata yapıyorum. uykum var karnım aç. üstelik ojelerimi tazelemem de lazım. ölümü hak ettik ama yapacak çok işimiz var; saydıklarım dahil değil.
bir sigara daha yakayım.

10 Kasım 2014 Pazartesi

kaçacağız elbet bir gün buralardan.
gözlerimizi kapatıp, gökkuşağı düşleyerek.

ama asla birinci tekil şahıs olarak değil. 

8 Kasım 2014 Cumartesi



-kendinin değerini bil. senin bu konuda sağlam sorunların var.
ya da buna eşdeğer kelimelerle, yine yaptığı yapacağını.

çorluluda nargile içmeyi özledim. zeynebi özledim. eskiyi özledim. yeni olan ne varsa sizin olsun.
sen hariç, senin kalbini çok kırıyorum.

7 Kasım 2014 Cuma



bir tapınak duvarına kazımışlar, neye niyetti neye kısmet oldu bilinmez ama; benim için biricik görevi bu insanın: "İnsan kendini tanı!"
beynin hastalıklı değil dedi bana, "durumu kurtarmak" için kendini olumsuzlamak en kolayıymış. yine haklısın yoldaş, hep çok haklısın. tabii ben kolaya kaçtıkça neden daha zor oluyor her şey, bi ara bana bunu da açıklamalısın.
bir sen bir ben kaldık -insanca hisler bunlar- diyebilen. daha çok ayıplanacağız.
iyi şeyler hak ediyoruz yoldaş; sen bulacaksın, ben senin adına sevineceğim.

6 Kasım 2014 Perşembe

Merhaba,
bu şüphesiz ki bambaşka bir hayat. neyse sonra anlatırım.

18 Temmuz 2014 Cuma

artık doğum tarihlerini hatırlamıyorum.
yeni bir dostlar sağolsun vakası.

4 Mayıs 2014 Pazar

bu incecik bir veda havasıdır

bu hayata geleli çeyrek asır olmuş, kimseye sen kadar güvenmedim, dayanmadım; kimseyle seninle olduğum kadar 'kendim' olamadım. başıma taç, gönlüme şah etmek istediğim; anladım ki sana bunu zerre kadar hissettirememişim.  ne zor şimdi olmadığın bir sayfa açmak, çünkü inan bana  boş yapraklara bile işlemişsin. anca defteri kapayıp atmak gerek ki o da yaradanın takdiri olur.
benden giderken attığın adımlar gürültüler koparıyor, evren yankılanıyor sanki ayaklarının gürültüsüyle. demek ki öfkem geçmiş, demek ki sana dağlar kadar kırgın olan yanım bile dize gelmiş. işte öyle bir terk ediş bu seninki!
yine de tüm dost meclislerinde bıkmadan usanmadan adını anacağım, ruhumu kalbimi onurlandırışını dillere dolayacağım. herkes bilecek seni ne çok sevdiğimi, ve her ne olursa olsun sevmeye devam edeceğimi. herkes bilecek bir kadının bir erkeği böyle yalın sevebileceğini.
yaradanın huzurunda sevgim gönlünü terk etsin diye yakarmak belki hakkındır. ama bil ki, payıma düşen de hiçbir hikayede bana bu kadar yakışmamıştır.

15 Nisan 2014 Salı

"hiçbir kaleme ait değilsin sen."
beni senden daha iyi anlayan oldu mu ozan? peki ya şekersiz içecek olan?
okuduktan sonra okkalı bi küfür et yerime. sesli sesli.

13 Nisan 2014 Pazar

anadil

bugün amcamın ölümünün üzerinden tam 40 gün geçti, ruhu öbür dünyada huzur bulsun gayesi ile yemeğini verdik. kuzenlerimle bir masada oturmuş konuşuyorduk, tanımadığımız bir kadın yaklaşıp zazaca olduğunu düşündüğüm bir şeyler söyledi. anlamadım dedim, tekrar etti. anlamıyorum ki dedim. "diyorum ki; pırlanta gibi çocuklarsınız niye anadilinizi konuşmuyorsunuz?" dedi, sonra da gitti.
yerin dibine girdim.

6 Nisan 2014 Pazar

mektuplar

yazmak istediğim ama unuttuğum; unutmak istediğim ama belleğime her gün daha da kazıdığım anılar silsilesi. aslında çok yaşlıyım, ama bugünlerde tanıştığım herkes 'hiiiç göstermiyorsun' diyor. Bugünlerde çok insanla tanışıyorum, ama kimseyi tanımak gibi bi gayretim yok. Ayaküstü muhabbetler. Ayaküstü muhabbetlerde iyiyimdir doğrusu.
Ahmed Arif'in leylim leylim'i bi solukta hayranlıkla okumuştum. Geçen yine bi ayaküstü muhabbette arkadaşla konusu açıldı. 'Özel hayata saygı, okunmamalı.' Dedi arkadaş. Açıkçası hiç sorgulamamıştım. Düşününce de ayıplık bi tarafını bulamadım. Mektuplarının okunmasını ister miydi diyolar. Bilmiyoruz elbet. Ama mektup Ahmed'in elinden çıktığı anda; Leyla'nındır artık. Leyla ister okur, ister saklar, ister yırtıp atar. O kağıt parçasının kaderi Leyla'dadır. Hakikaten de elime alır almaz Leyla'nın rızası var mıdır diye baktım. Üstelik, kim Ahmed'i Leyla'dan daha iyi tanır?
Belki kusruma kılıf uyduruyorum, ama ben sevdayı Ahmed Arif'ten öğrenmiş biri olarak, onun derinliklerine inmeyi sakıncalı bulmadım. Bilse bunu, o da iyi ettin derdi bence. Sonuç olarak, onu bana daha iyi anlatacak bi satıra dahi can atarım her zaman.
 Sus kimseler duymasın,
 Duymasın, ölürüm ha.
 Aymışam yarı gece,
 Seni bulmuşam sonra.
 Seni, kaburgamın altın parçası.
 Seni, dişlerinde elma kokusu.
 Bir daha hangi ana doğurur bizi?

Ya hu.. bir daha hangi ana doğurur onu?

23 Mart 2014 Pazar

türküler iyi ki var

ben bu yürek yarasını daha evvel duymuş muydum?
insan kendine yazar. ne okunmak ister, ne de takdir. insan ister ki; yaramı kendimden dinleyip devasını bulayım. elbet bu çıkarımlar bana vazife değil.
orhan veli okuyorum, bi garibim illa. aklı ankarada kala kala gitmiş burdan, garibim. onun da yerine iki kez kaldı aklım ankarada. ankaraya gideceğim.
canım nasıl yanıyor, kardeşlerim toprağın altında. ne vakit iki çift laf açılsa, konu dönüp dolaşıp oraya geliyor. gelmese ayıp! acıyı, hıncı, öfkeyi, o kahrolası çaresizliği gözlerden okuyorum. yüreği yanmayanı, yasımı tanımayanı kendimden hızla uzaklaştırıyorum. yanımda ne işi var? her güzelin kahrı çekilmez imiş.

özlemlerim de kategorize oldu artık, hep derim beynim bi hain. özlüyorum dediklerim ve diyemediklerim. hasret her kategoride zor. meğer taşa tohum ekilmez imiş.
bir canım adam, bir kucak dolusu özlem. burası apayrı bi paragraf. ahh! burası apayrı bi yürek yarası.
gidiyorum, belki bir daha görüşemeyiz, dedi. biz düşmanı nasıl iyi tanıyorsak o da bizi çok iyi tanıyor, dedi. gülümsedi, her şeyi yaparlar. biliyorsun. ölüm haberim de gelebilir. belli olmaz.
diyemedim; söylediğimiz türkülerde senin de sesin olmalı, dur hele. içimde sıraya girdi dertler.

yaş biriktiriyorum. vuslat, rahatça ağlayabileceğim gün olacak.

14 Mart 2014 Cuma

Kendisine methiyeler düzmek istediğim biri vardı ki; burayı okuduğunu kazara öğrendim. Ne güzel yoldaş o; eğrimle doğrumla, dünümde de bugünümde de 'ben hep burdayım dilan' dedi. Ben ki; insanları kendimden bezdirmek konusunda ihtisas yapmışım, onu bezdiremedim.
Üstüne almazsın bilirim ama can içinde cansın sen.

25 Şubat 2014 Salı

Sonsuza kadar anlatabilirmişim gibi geliyor. Sonsuza kadar bitmeyecekmiş gibi. Belki en başından, belki kaldığı yerden. Oysa bi gece yeter de artar. Baharda, bir balkonda mesela. Çay, sigara ve güzel bir yoldaşla.
mütevazi şeyler bunlar, çok görmemeli.
 -ekmek şarap sen ve ben-

10 Ocak 2014 Cuma

zaman

bi' dur! böylesi akıp gitme ne olur!
içimde kalanları bi bilsen 
gözlerimi alamıyorum geçmişten.
affedemediklerim, 
af dilemediklerim. 
daha yüzünü göremediklerim var!
bi' dur! biraz durul! 
böyle hayınlık mı olur? 
ağaçtan düşmüşlüğüm, 
ata binmişliğim, 
kayan yıldıza dilek dilemişliğim mi var?
geçmiş zaman olmayi
bekliyorlar kapımda.
bi' dur! biraz yorul!  
gözlerini çek üzerimden. 
kendine başka oyuncak bul!
bi' dur!
yara açacağın yerim kalmadı
-ahh ne çok suçluyum.-
bi kendime geleyim, ne olur!


2 Ocak 2014 Perşembe

yorgunum bitkinim. çay bile koyamıyorum. aldırdım tepkilerimi, iyi kötü. geberiyorum.
ne kadar güzel geberiyorsam artık, el uzatanı göremiyorum. doluyum taşıyorum boğazıma kadar. lâl olmuş dilim, tutuklu parmaklarım. kalemim de düşman, yazamıyorum. yazamayınca yükler daha ağırdır. yazamamam halet-i ruhiyemin vasatlığındandır. esamesi okunmuyor hatırların. lügatta izi kalmamış vefanın! ne âlâ! ne yana dönsem de canım bu kadar yanmasa? ne yana dönsem de kayıtsızlığınız gözüme batmasa?
derin bir off çekip, çaktım çakmağı.. satın beni, satın rakı için.