beyazıt tramvay durağında iniyorum, karşıya geçip tuzlu fıstık alıyorum. dayanamayıp aldığım gibi yemeye başlıyorum birkaç adım sonra soldan medreseye giriyorum.
hala tanıdık yüzler varsa selam veriyorum. bereket en sevdiğim köşe boşsa kuruluyorum, yoksa gözüme kötünün iyisi bir yer kestiriyorum. bağdaş kuruyorum.
'bi kapuçinolu nargile alabilir miyim?' zeynep olsaydı eğer elmalı olurdu.
çantamdan kitabımı çıkarıyorum. bir yandan çay dağıtan abiyi kesiyorum. elmalı çayımı kapıp kitabı aralıyorum. nargilem geliyor arkasından da közü geliyor. ve düzenli periyotlarla çay çay çay, araya bir yerlere de belki limonlu soda.
bir kaç saat sonra çıkıyorum sultanahmete doğru yürüyorum. sağ taraftan. meydana varıyorum. sevdiğim bank ve ağaç hala oradaysa gölgesinde oturup kitaba biraz daha devam ediyorum.
sonra tekrar kalkıp gülhaneye yol alıyorum. tabii ki 'soğukçeşme sokağı'ndan. kulaklığım, sevdiğim şarkılarla sinir sistemim arasında köprü görevi görüyor. parka giriyorum yürüyorum yürüyorum arada çimlere uzanıp insanları seyrediyorum. sarayburnuna varıyorum. denizi izliyorum.
oradan eminönüne.. yürüyorum yürüyorum. en son galata köprüsüne vardım mı? vardım. tramvaya atlayıp, geri dönüyorum.