tükenmişliğimi doğruluyorlar ama daha da çok tükenmemi, dibi boylamamı tabii olarak görüyorlar. doğrulanmak her zaman güzel değilmiş. ivmesi sonsuza yakınsayan hızda bir düşüş, yokuşun eğimini hesapla ki bulasın. yazamıyorsam, gerçek hayatta betonlarda çiçek açmadığındandır. yazamıyorsam, sağlam çarklarından olduğum bu leş kokulu makine sisteminin bütün güzel duygularımı elimden almasındandır. üstelik hissettirmeden, sinsice. avuçlarımın bomboş olduğunun ayırdına varmam epeyce uzun sürmüş olacak ki; korkunç bir sürpriz oldu bana. vah bana vahlar bana.
kışla öyle özdeşleştim ki, artık ne güneş açarım ne kuşlar uçar gökyüzümde. ne bir kitabın kapağını açmaya gidiyor elim, ne bir şarkı söylemeye sesim yetiyor. göz kapaklarını öpmek isteyeceğim kimse yok artık. isabet ola ki; ne görülmek istiyorum, ne duyulmak. eski dostlar, o eski insanın geçmişinde kaldılar. ben onu çoktan öldürdüm hatta kanını dahi temizledim ellerimden. tanımıyorum onu, karşılaşmadık hiç. hatrımda tek bir anısı bile yok, içimde tek bir hissiyatı. bir yabancının yasını tutuyorum. çünkü yas tutmak benim birinci vazifem.
tutunacak tek bir dalı kalmayan gönlüne seslenen ozana selam çakıyorum, ben bittim kalmadım.